KÜRESEL ISINMA
1 sayfadaki 1 sayfası
KÜRESEL ISINMA
insan tarafından atmosfere verilen gazların sera
etkisi yaratması sonucunda, dünya atmosferi ve okyanuslarının
ortalama sıcaklıklarında belirlenen artışa verilen isimdir.
50 yıldır saptanabilir duruma gelmiş ve önem kazanmıştır. Dünya'nın
atmosfere yakın yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20. yüzyılda 0.6 (± 0.2) °C
artmıştır. İklim değişimi üzerindeki yaygın bilimsel görüş, "son 50
yılda sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde fark edilebilir etkiler
oluşturduğu" yönündedir.
Küresel ısınmaya, atmosferde artan sera gazlarının neden olduğu düşünülmektedir. Karbondioksit,
su
buharı, metan
gibi bazı gazların, güneşten
gelen radyasyonun bir yandan dış uzaya yansımasını
önleyerek ve diğer yandan da bu radyasyondaki ısıyı soğutarak yerkürenin
fazlaca ısınmasına yol açtığı ileri sürülmektedir.
Bunun yanı sıra 1960'lı yıllarda başlayan "Gamma Işıması Patlamaları"
küresel ısınmaya neden oluyor olabilir. Bu patlama ışımaları çok yüksek
enerji ve radyasyon yayarak sadece Dünyamızı değil, Güneş'i, Güneş
Sistemimizi ve yakın uzayımızı etkilemektedir. Fosil yakıt kaynaklı
teoriye göre bu teori daha fazla soruya cevap verebilir niteliktedir.
Fosil yakıt kaynaklı teori sadece Dünya'da ki ısınmayı açıklamaya
yöneliktir ve güneş sisteminde ki ısınmayı açıklayabilmek noktasında
yetersiz kalmaktadır. Oysa ki "gamma ışıması patlamaları"nı temel alan
teori daha geniş zamanda soruları cevaplayabilmektedir. Gamma Işıması
Patlamalarının etkisiyle daha da ısınmakta olan dünya iç çekirdeği de
atmosfere salınmakta olan "iç çekirdek kaynaklı gazları"n çıkışını
arttırmaktadır.
Su buharı, diğer sera gazlarından farklı olarak güneşten gelen
radyasyonun şiddetine ve gezegenin ortalama ısısına göre sabit olan bağlı bir
değişkendir. Dolayısıyla küresel ısınma konusunda pasif etkiye
sahiptir. Ancak diğer sera gazları, yer yer bağımsız değişken olarak
küresel ısınma üzerinde aktif bir etki yaratabilirler. Örneğin
karbondioksit, yoğun volkanik etkinlik sonucu ya da insanlar tarafından
fosil yakıtların yakılmasıyla yoğun olarak atmosfere salınabilir. Bu
durum, gezegenin ortalama ısısından bağımsız olarak ortaya çıkabilen ve
ortalama ısının artması sonucunu doğuran bir etken olarak işlev görür.
Bugün için bilim çevrelerinde küresel ısınmada baş rolün atmosferdeki
karbondioksit oranının artmasına bağlanmaktadır. Her ne kadar
atmosferdeki karbondioksit,
Atmosferden çekilmekte ise de, bu mekanizmaların kapasitesinin
üzerinde karbondioksit salınımı, gezegen üzerinde sera etkisi
yaratmaktadır.
Su buharı dışındaki sera gazları dolayısıyla gezegen yüzeyindeki
ortalama ısının artması, buharlaşmanın artmasına yol açacaktır. Bu ise
atmosferde daha fazla su buharı, yani bulut oluşmasına yol açar.
Bulutlar, güneşten gelen radyasyonun bir bölümünü dış uzaya yansıtırken
bir bölümünü soğurarak ısınırlar, bir bölümünü de yeryüzüne geçirirler.
Litosfer ve hidrosfere ulaşan bu radyasyonun da bir bölümü soğurularak
ısınmaya yol açarken bir bölümü dış uzaya yansır. Dış uzaya yansıyan
radyasyon yeniden bulut kütlesi ile karşılaştığında, aynı olaylar
yaşanır, yansıtılır, soğutulur, dış uzaya kaçar.
Bu mekanizma, su buharı dışındaki sera gazlarının atmosferde artması
sonucu bulutların sera etkisini artırmakta, küresel ısınmaya yeni bir
katkıya yol açmaktadır. No Ks CoMe Ws:)
etkisi yaratması sonucunda, dünya atmosferi ve okyanuslarının
ortalama sıcaklıklarında belirlenen artışa verilen isimdir.
50 yıldır saptanabilir duruma gelmiş ve önem kazanmıştır. Dünya'nın
atmosfere yakın yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20. yüzyılda 0.6 (± 0.2) °C
artmıştır. İklim değişimi üzerindeki yaygın bilimsel görüş, "son 50
yılda sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde fark edilebilir etkiler
oluşturduğu" yönündedir.
Küresel ısınmaya, atmosferde artan sera gazlarının neden olduğu düşünülmektedir. Karbondioksit,
su
buharı, metan
gibi bazı gazların, güneşten
gelen radyasyonun bir yandan dış uzaya yansımasını
önleyerek ve diğer yandan da bu radyasyondaki ısıyı soğutarak yerkürenin
fazlaca ısınmasına yol açtığı ileri sürülmektedir.
Bunun yanı sıra 1960'lı yıllarda başlayan "Gamma Işıması Patlamaları"
küresel ısınmaya neden oluyor olabilir. Bu patlama ışımaları çok yüksek
enerji ve radyasyon yayarak sadece Dünyamızı değil, Güneş'i, Güneş
Sistemimizi ve yakın uzayımızı etkilemektedir. Fosil yakıt kaynaklı
teoriye göre bu teori daha fazla soruya cevap verebilir niteliktedir.
Fosil yakıt kaynaklı teori sadece Dünya'da ki ısınmayı açıklamaya
yöneliktir ve güneş sisteminde ki ısınmayı açıklayabilmek noktasında
yetersiz kalmaktadır. Oysa ki "gamma ışıması patlamaları"nı temel alan
teori daha geniş zamanda soruları cevaplayabilmektedir. Gamma Işıması
Patlamalarının etkisiyle daha da ısınmakta olan dünya iç çekirdeği de
atmosfere salınmakta olan "iç çekirdek kaynaklı gazları"n çıkışını
arttırmaktadır.
Su buharı, diğer sera gazlarından farklı olarak güneşten gelen
radyasyonun şiddetine ve gezegenin ortalama ısısına göre sabit olan bağlı bir
değişkendir. Dolayısıyla küresel ısınma konusunda pasif etkiye
sahiptir. Ancak diğer sera gazları, yer yer bağımsız değişken olarak
küresel ısınma üzerinde aktif bir etki yaratabilirler. Örneğin
karbondioksit, yoğun volkanik etkinlik sonucu ya da insanlar tarafından
fosil yakıtların yakılmasıyla yoğun olarak atmosfere salınabilir. Bu
durum, gezegenin ortalama ısısından bağımsız olarak ortaya çıkabilen ve
ortalama ısının artması sonucunu doğuran bir etken olarak işlev görür.
Bugün için bilim çevrelerinde küresel ısınmada baş rolün atmosferdeki
karbondioksit oranının artmasına bağlanmaktadır. Her ne kadar
atmosferdeki karbondioksit,
- Yeşil bitkilerin fotosentez olayında,
- Karbondioksitin litosfer yüzeyinde suda çözünmesiyle,
Atmosferden çekilmekte ise de, bu mekanizmaların kapasitesinin
üzerinde karbondioksit salınımı, gezegen üzerinde sera etkisi
yaratmaktadır.
Su buharı dışındaki sera gazları dolayısıyla gezegen yüzeyindeki
ortalama ısının artması, buharlaşmanın artmasına yol açacaktır. Bu ise
atmosferde daha fazla su buharı, yani bulut oluşmasına yol açar.
Bulutlar, güneşten gelen radyasyonun bir bölümünü dış uzaya yansıtırken
bir bölümünü soğurarak ısınırlar, bir bölümünü de yeryüzüne geçirirler.
Litosfer ve hidrosfere ulaşan bu radyasyonun da bir bölümü soğurularak
ısınmaya yol açarken bir bölümü dış uzaya yansır. Dış uzaya yansıyan
radyasyon yeniden bulut kütlesi ile karşılaştığında, aynı olaylar
yaşanır, yansıtılır, soğutulur, dış uzaya kaçar.
Bu mekanizma, su buharı dışındaki sera gazlarının atmosferde artması
sonucu bulutların sera etkisini artırmakta, küresel ısınmaya yeni bir
katkıya yol açmaktadır. No Ks CoMe Ws:)
[TL]sav99- Mesaj Sayısı : 23
Kayıt tarihi : 01/03/10
Yaş : 28
Nerden : Nereye
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz